Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
Proof Dizisi ve İnanmak - Bilmek Farkı
Proof (Kanıt) dizisini internetten izlemeye başladım
ve ilgi çekici / faydalı olduğuna İNANDIĞIM için bir dizi mesaj çerçevesinde
forumdaşlarımla paylaşımlarda bulunma ihtiyacı hissettim.
Öncelikle dizi hakkında bilgisi olmayanlar için
konusu hakkında bilgi vermeyi tercih ediyorum.
Proof (Kanıt) Dizi Konusu
Dr. Carolyn Tyler, şüpheci, başarılı ve sert
bilimci bir profesördür, genç yaşlarda olan oğlunun hayatını kaybetmesi ile
büyük bir şok yaşayan profesör gizli bir proje olan reenkarnasyon
araştırmalarına dahil olması için ikna edilir.
Oğlunun öldüğünü kabullenmek istemeyen Carolyn
ölümün bir son olmadığını düşünmeye başlayarak ölümden sonra neler yaşandığını
öğrenmek için çalışmalar yapmaya başlar.
Dizinin birinci bölümünde Ivan Turing isminde
bir karakter ön plana çıkar.
Ivan Turing hayatı dolu dolu yaşamaya çalışan
multi milyarder bir işadamıdır.
Kalbini etkileyen bir tür kanser hastası
olduğunu öğrenmiştir.
Tıp bilim adamlarının yaşam süresini
uzatabilmeleri için yapabilecekleri fazla bir şey yoktur.
Bu aşamada ölümden sonra neler olduğu merakı depreşir
ve bu konuyu araştırmak üzere bir ekip oluşturur.
Bayan Dr. Carolyn Tyler’i ekibin başına geçmeye
ikna eder.
Ivan Turing ile Bayan Dr. Carolyn Tyler arasında
geçen diyaloglardan bölümler :
Ivan Turing :
Psişik ve medyum Peter Van Owen ile Bayan Dr.
Carolyn Tyler arasında geçen diyaloglardan bölümler :
Psişik ve medyum Peter Van Owen :
Dizinin birinci bölümünde yer alan
karakterlerden biri de Zedan Badawi isminde Kenya’lı (muhtemelen müslüman)
stajyer bir doktordur.
Kenya’lı stajyer doktor Zedan Badawi ile Bayan
Dr. Carolyn Tyler arasında geçen diyaloglardan bölümler :
Bayan Dr. Carolyn Tyler :
Dizinin birinci bölümünde yer alan
karakterlerden biri de Bayan Dr. Carolyn Tyler’in kızı Sophie’dir.
Sophie’nin annesinin ölen erkek kardeşini
unutamamasına vurgu yapan şu cümlesine dikkat çekmek istiyorum :
(Ölüm nefes almamak mıdır?)
Psişik ve medyum Peter Van Owen ile Bayan Dr.
Carolyn Tyler arasında geçen bir başka diyalog :
Psişik ve medyum Peter Van Owen :
Ivan Turing ile Bayan Dr. Carolyn Tyler
arasında geçen başka bir diyalog :
Bayan Dr. Carolyn Tyler :
Bayan Dr. Carolyn Tyler ile kızı Sophie arasında
geçen bir diyalog :
Sophie :
Birinci bölümde dikkatimi çeken diyaloglar bu kadar.
Dizinin izlenmesinden VERİM alınabilmesi için
İNANMAK ile BİLMEK arasındaki fark hakkında bilgi sahibi olmak gerektiğine
inanıyorum.
Sonraki mesajlarımda bu fark hakkındaki
bilgilerimi paylaşacağım. Konu ile ilgili paylaşımlar olursa memnun olurum.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize
olsun.
Öncelikle sık yapılan bir yanlışa dikkat çekmek
istiyorum :
Birinci bölüm diyaloglarındaki bayan Dr. Carolyn
Tyler’in şu sözlerini hatırlayalım.
Sorgusuz, sualsiz inanmak, inanmanın TAMAMI
DEĞİLDİR.
Başlangıç evresi, varsayım, teori bölümü gibi
ifadelerle karşılanabilecek bir PARÇASIDIR.
Taklîdî inanma olarak isimlendirilebilen bu
dönem, tahkîkî inanmaya geçişte bir AŞAMADIR.
Sorgusuz, sualsiz inanmak, son basamaktan önceki
basamaklardan biridir.
Sık yapılan bir başka yanlışa daha dikkat çekmek
istiyorum :
Psişik ve medyum Peter Van Owen ile Bayan Dr.
Carolyn Tyler arasında geçen diyalogu hatırlayalım :
Psişik ve medyum Peter Van Owen :
Diyaloğun son cümlesini farklı şekilde söyleyelim :
BİLMEK tembellerin işidir. İNANMAK (inanabilmek),
azim ve çok çalışma gerektiren bir uğraştır.
Günümüzde insanlar hemen hemen her şeyi
bilmektedir. Bununla birlikte inanan / inanabilen kişi sayısı çok azdır.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize
olsun.
“Bilmek” konusuna geçmeden önce bir soru
yöneltmek istiyorum.
Yukarıdaki durumlar için kullanılan İNANIYORUM
/ BİLİYORUM kelimelerinden hangisi DOĞRU bir tanımlamadır?
Üniversite sınavında Haccettepe Tıp bölümünü
kazanacağına İNANAN kişi mi daha çok gayret gösterir yoksa üniversite sınavında
Haccettepe Tıp bölümünü kazanacağını BİLEN kişi mi daha çok gayret gösterir?
“Bilmek” üç şeklide olabilmektedir.
İlm-ül-yakîn, ilimle bilmek,
Ayn-ül-yakîn, gözle görerek bilmek,
Hakk-ul-yakîn, her şeyi ile bilmek, vakıf olmak
demektir.
Bir misalle açıklayalım!
Medine-i münevverede yaşayan bir kimse, ömründe
hiç kar görmese, kar kendisine anlatılsa, bu kimsenin kar hakkındaki
bilgisine (İlm-ül-yakîn) denir.
Yakından karı görmekle hasıl olan bilgisine de (Ayn-ül-yakîn)
denir.
Karı eline alıp incelese, soğukluğunu öğrense,
biraz yiyip tadına baksa, bu bilgisine de (Hakk-ul-yakîn) denebilir.
Murakabe yaparken evliyada bazı hallerin hasıl
olmasına (İlm-ül-yakîn) denir.
Kalbde bir ışık parlamasına (Ayn-ül-yakîn)
denir.
Allahü teâlânın ahlakı ile ahlaklanmaya da
(Hakk-ul-yakîn) denir. (Mektubat-ı Dehlevi)
Tasavvuf ehlinin, eserden müessiri, yani işi
görerek, bunu yapanı keşf ile anlamasına (İlm-ül-yakîn) denir. (Mektubat-ı
Rabbani c.3, m.39)
Cennete ve Cehennemin varlığı yakîn olarak
bilinirse, buna (İlm-ül-yakîn), meleklerin bildiği gibi, bizzat müşahede
edilerek görülürse, buna da (Ayn-ül-yakîn) denir.
Dünyada yapılan kötü işlerin ahirette
karşılığının Cehennem olduğu, böyle ilm-i yakîn ile bilinir.
Tekasür suresinde mealen (İlm-i yakîn ile
bilseydiniz, Cehennemi elbette görürdünüz) buyuruluyor.
Peygamberler, ilm-i yakîn ile Cenneti, Cehennemi
ve ahiret hallerini bilirler.
Bu bilgilerine (İlm-ül-yakîn) denir.
(Mükaşefet-ül-kulub)
Bu bilgiler dikkate alındığında “öldükten sonra” olacakları BİLMENİN hangi seviyede olabileceği konusunu irdeleyebiliriz.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
“öldükten sonra” olacakları Hakka’l-Yakîn bilmek,
ölmek ve sonrasını BİZZAT tecrübe etmek anlamına gelmektedir.
Yahya Kemal BEYATLI “SESSİZ GEMİ” isimli şiirinde
şu ifadeler mevcuttur :
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Ölümü ve sonrasını TECRÜBE edenler, ya gittikleri
yerden memnun olduğundan, ya da geri dönebilecek bir yöntem bulamadıklarından
hakka’l-yakîn bilgisine ulaşabilen kimse yok.
Bazı kişiler ölümü ve sonrasını GÖRDÜKLERİNİ iddia
etmektedirler.
Bunlar (gittikleri yerden) ellerinde SOMUT (maddi)
bir delil getirmedikleri / getiremedikleri için ayne’l-yakîn bilme sınıfında
değerlendirilebilirler.
Bu kişilerin anlattıkları, FARKLI açıklamalar
getirilerek (çoğunlukla) çürütülebilmektedir.
(Ölümü ve sonrasını GÖRDÜKLERİNİ iddia eden
kişilerin tamamına yakını güvenilir kişi kriterlerini taşımamaktadır.)
Ölümü ve sonrası için ayne’l-yakîn bilginin
doğruluğu genel olarak kabul görmemektedir.
Geriye ilme’l-yakîn bilme yöntemi kalıyor.
“öldükten sonra” olacaklar konusunda ilme’l-yakîn
bilmeye vesile olacak en güzel eserin Risale-i Nur külliyatının Haşir Risalesi
(10. söz) bölümü olduğuna inanıyorum.
Risalede hem müsbet ilimleri, nakli ilimleri kapsayan
açıklamalar mevcuttur.