Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Dünyanın Geleceğine Bakış (İnceleme)

Doksanlı yılların ikinci yarısından beri, 2020'li yıllarda Çin'inin ekonomi, teknoloji, askeri vs. alanlarda Amerika'ya yetişeceğine ve süper güç haline geleceğine dair bilgilere muhatap oluyorum.
İlk zamanlar bu bilgileri gerçekçi bulmuyor, abartı olarak değerlendiriyordum.
Amerika'daki ikiz kulelere yapılan saldırıdan sonra dünyadaki gelişmeleri daha dikkatli takip etmeye başladım ve Çin ile ilgili tahminlerin gerçekleşeceğine inancım arttı.
Bununla birlikte Çin ile ilgili ne olduğunu anlayamadığım bir kuşku düşüncelerimi meşgul etmeye devam etti.

Yakın zamanda, İsrail Devleti'nin Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından David Passig adında bir araştırmacının yazmış olduğu 2050 isimli kitabı okuyunca Çin ile ilgili bilgilere kuşku ile yaklaşmamın sebebini anladım.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, 2050 isimli kitapta anlatılanların gerçekçi yaklaşımlar olmadığı, kitapta yer alan bilgilerde çelişkiler olduğu, İsrail'in Türk'lerle iletişimini normalleştirme amacıyla yazılmış bir kitap olduğu şeklindeki düşüncelere katılıyorum.

Bununla birlikte kitapta yer alan bilgilerin FARKLI düşünceler geliştirebilmek çok faydalı olduğuna inanıyorum.

Bu başlık altında kitapta yer alan bazı bilgilere yer vereceğim ve bu bilgilerle ilgili düşüncelerimi açıklamaya çalışacağım.

Kitapta yer alan bölümler şu şekilde:
1) Tarihsel Mantık
2) Arka plandaki genel eğilimler
3) 21. yüzyılda süper güçlerin anlaşmazlıkları
4) 21. yüzyılda Ortadoğu jeopolitiği
5) 21. yüzyılda İsrail jeopolitiği

Kitapta gelecek bilimi ile ilgili şu ifadeler mevcuttur:

Gelecek bilimciler arasında kuruluşların gelecekteki eğilimleri değişik yöntemlerle anlamalarına yardım etmek için kullanılan dört akım bulunur.
Hepsinin avantajları ve dezavantajları var.
1) İlki, klasik akım, beklenen eğilimleri araştırır.
2) İkincisi, senaryocu akım, olası eğilimleri araştırır.
3) Üçüncü akım olan gelecek şekillendirici akım, istenen geleceğin şekillendirilmesini araştırır.
4) Dördüncü akım, yani joker kartları yaklaşımı, günümüzde bizce beklenmeyen ancak gerçekleşebilecek eğilimleri araştırır.

Yazar kitabı yazarken dördüncü akımı kullanmış.

Yazarın uzmanlık alanının jeopolitika olmasının bir ÖNYARGI oluşturduğunu sanıyorum.
Kitabın birinci bölümünün Coğrafya başlığı altında şu cümle mevcuttur :

Kabul edilenin tam tersine 21. yüzyılda olayları şekillendirecek ve yönlendirecek olan sadece coğrafya
.
 
İlgi alanlarımızın kişileri/olayları/durumları değerlendirmemizde önemli etkileri olduğu yadsınamaz.
Fakat geleceği şekillendirecek ve yönlendirecek olanın SADECE coğrafya olduğunu iddia etmek tamamıyla bir ÖNYARGIDIR.
Zaten kitapta da geleceği şekillendirecek ve yönlendirecek birçok etken olduğu vurgulanmış, dolayısıyla daha önceki SADECE coğrafya olduğu iddiası kitapta zaten yalanlanmış.

Kitabın "Geleceğe Yönelik Düşünceler" bölümünde

Coğrafi yaklaşımın Ortadoğu'nun tarihinde belli başlı vektörleri tesbit edebileceğine inanıyorum, ancak gerçeğin hayal ettiğim her şeyden daha FARKLI OLACAĞINDAN DA EMİNİM.
ifadesi mevcuttur.

David Passig'in yazmış olduğu 2050 isimli kitabın
Teritoryal Anlaşmazlıkları Harekete Geçiren Güç başlığı altında yer alan konularda altını çizdiğim cümleler şunlar :


Türklerin Kudüs'e gelen  Hıristiyan hacılara kötü davranmalarının Haçlıları ortaya çıkardığı varsayılır.
Bu nedenle Mackinder, Avrupa'nın modern tarihinin başlangıcını Haçlılar dönemi'yle başlatır.
...

Hangi ideolojilerin kök salacağını ve nereye kök salacaklarını ancak belirli bir coğrafi mantık belirliyor.
Örneğin komünizm özellikle Doğu Avrupa, Moğolistan, Çin ve Kuzey Kore'de kuvvetli kökler saldı.
Klasik faşizm özellikle Avrupa'da tutunurken politik liberalizm özellikle ABD ve Britanya'da yerleşti.
...
Son yıllarda coğrafi yaklaşım birkaç gelecek bilimciyi cezbetti ve bu bilimciler bu yaklaşımı geliştirdi.
Bunlardan biri, bu yaklaşımı araştırmalarının ve yayınlarının dayanak noktası yapan,
tecrübeli gelecek bilimci ve sivil istihbarat şirketi Stratfor'un ( stratfor com ) kurucusu Dr. George Friedman'dır.
...

Shakespare, Macbeth'in ağzına aşağıdaki cümleyi yerleştirir:
Tarih, bir aptalın anlattığı gürültülü ve hiddet dolu bir masal.
...

"Polonya gibi iki taraftan büyük ülkelerle çevrili bir ülke düşünün " der Friedman. "bir taraftan Almanya, diğer taraftan Rusya"
Hiç bir savunma mevzisi yok; ne nehir ne dağlar ne de çöl. Tüm tarihi boyunca iki kader bekledi.
...

Fransızların madenleri 200 kilometre daha doğuda olsaydı, Japonların kendi sınırları içinde mineralleri ve doğal kaynakları bulunsaydı, tarih çok farklı bir biçimde gelişirdi.
...

Almanlar, Ruslarla Fransızlar aynı anda saldırdığı takdirde yenilgiye uğrayacaklarının farkındaydılar.
Bu endişeden dolayı ve bu olanağı ortadan kaldırmak amacıyla üç kere ilk saldıran oldular; üçünde de başarısızlığa uğradılar.
...

Bu tarz evrenselliğin dünyadaki yoksullar arasında da yayılacağına inananlar var.
...

Bankacıların belki ülkeleri yok ve entellektüeller de belki işçilerin ülkesi olmadığını düşünüyor ancak 21. yüzyılın başında
işçilerin ülkelerinin ve en azından bir cemaatlerinin olmadığını belirten deneysel hiç bir veri bulunmuyor.
(işçiler sadece bulundukları ülkeye bağlıdır, uluslararası -etkili- bir örgütlenmeleri yok)
...

Ne de olsa savaşların ticaret açısından kötü olduğunu iddia ederek savaşlara karşı çıkanlar genelde zenginlerdir.
Dahası, işçi grubunun entellektüellerin düşündüğü kadar aptal olmadığını düşünüyorum.
Bu kadar savaşçı davranmalarının başka bir sebebi olmalı.
...

Örneğin İsrail vatandaşları, ülkeleri o kadar küçük olduğu için, kendi başlarına gelecek her şeyin tüm vatandaşların başına
geleceği hissini taşır. İsrail savaşta kaybederse ve Arap orduları tarafından işgal edilirse, vatandaşlarının hiçbiri
bunun sonuçlarından kaçamayacaktır. Bu sonuçlar da ciddi ve yıkıcı olabilir.
...

Amerikalılar devlet güvenliğinin kişisel bir duygu olduğunu hissetmiyor.

--------------
Teritoryal kelimesi
1. yerel, karada olan, ülkesel, kara, bölgesel, gönüllü asker.
2. karaya ait. karasal. bölgesel.
3. bölgesel
anlamlarında kullanılan bir kelimedir.

1) Türklerin Kudüs'e gelen  Hıristiyan hacılara kötü davrandıklarına dair bir bilgiyi daha önce hiç duymamıştım.
Fakat özellikle haçlı seferleri öncesinde Hıristiyan halkı gayrete getirmek için din adamları tarafından Türkler hakkında yanlış bilgilendirmeler yapıldığını duymuştum.
Kanıt gösterilebilecek bir bilgi olmadığı için dikkate almadım.

2) İdeolojilerin kök saldığı yerlerde coğrafi mantık aramak pek mümkün değildir.
Örneğin aynı coğrafyada bulunan Berlin kentinde bile iki farklı ideoloji DUVAR ile ayrılmıştı.
Benzer şekilde aynı coğrafyadaki Kuzey ve Güney Kore farklı ideolojiler tarafından yönetilmektedir.
ABD'nin dibindeki Küba'da da farklı bir ideoloji hakimdir.

3) 
wikipedia.org/wiki/Askerlik_hizmeti  sitesinin takip edilmesinin faydalı olacağına inanıyorum.
Google Translate ile sayfa Türkçe'ye çevrilince yazıların içeriği hakkında fikir sahibi olunabiliyor.

4) Shakespare'nin eserlerini okuduğumu söyleyemem ama
"Tarih, bir aptalın anlattığı gürültülü ve hiddet dolu bir masal." tanımlamasına katılmam mümkün değil.

5) Kitap boyunca İsrail devletinin ve halkının yaşadığı KORKUnun tüm millet ve devletler tarafından hissedildiği varsayılmış.
Devletlerin kendilerini savunabilmek/koruyabilmek için doğal engellere ihtiyaç duyduğu varsayılmış.
Osmanlı, Roma, Timur, Emevi, Abbasi gibi Asya, Afrika ve Avrupa'nın büyük bir kısmına hakim olabilmiş devletler doğal engellerin fazla bir önemi olmadığını ispatlamışlardır.
Doğal engellerin az olduğu devletler ve milletler arasında dayanışmanın daha güçlü olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

6) Ülkelerin gelişiminde ve geleceğin şekillenmesinde önemli etkenlerden biri ihtiyaçlardır.
Enerji ihtiyacı, verimli toprak ihtiyacı, maden ve mineral ihtiyacı vs. ülkeleri harekete geçiren unsurlardır.
Bu durum geçmişte olduğu gibi gelecekte de etkili olacaktır.


7) Bazı alanlarda şartlar evrenselliğe imkan vermektedir.
Örneğin giyim sektörü, eğlence sektörü, spor, müzik evrenselliğin yaygın olduğu alanlardır.
Nasıl olacağını bilmiyorum ama bir süre sonra işçi sınıfının ortadan kalkacağına inanıyorum.
İşçiler arasında evrensel bir iletişimin/dayanışmanın olmaması bu sınıfın varlığını devam ettirmesinde etkili olmayacaktır.

8 ) Sebebini tam olarak bilmiyorum ama Yahudiler, Hıristiyan ve Müslümanlar tarafından sevilmiyor.
Amerika ve Avrupa'nın İsrail'e destek oluyormuş gibi görülmesinin sevgi ile bir alakası yoktur.
İsrail Devleti'nin kurulmasında en önemli etken Rusya ve Avrupa'daki Yahudi aleyhtarlığı olmuştur.
Günümüzde Yahudi aleyhtarlığı belirgin olmasada varlığını devam ettirmektedir.
İsrail devletinin politikalarında Hıristiyan ve Müslümanların aleyhtar tutumları egemen olmaktadır.
Bu durumun değişeceğine dair bir emarede görülmemektedir.

İsrail dışında başka hiç bir devlet komşularından bu kadar çok tedirgin olmamaktadır.