Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
Kitabın "Sonsöz" bölümünde şu cümleler yer almaktadır:
İstiklal Savaşı, dünyadaki en meşru, en ahlaklı,
en haklı, en kutsal savaşlardan biridir. Emperyalizmi ve yamaklarını dize
getiren, bir enkazdan yepyeni, çağdaş bir devlet kurmayı başaran atalarınızla
gurur duyun, şehit ve gazi atalarınızın onurunu yalancılara çiğnetmeyin.
İstiklal savaşı ile ilgili iki kişiden duyduğum şu
sözler her zaman aklımı kurcalamıştır:
1) Lise yıllarımızda tarih öğretmenimizin söylediği cümle :
- Kurtuluş savaşı mı yoksa
kurtulamayışın savaşı mı?
Emperyalizm sınırları OBJEKTİF olarak
belirlenebilen bir kavram değildir.
Yurt dışında açılan Türk okulları için bile
emperyalist bir faaliyet tanımlaması yapılabilmektedir.
Sınırları bu kadar geniş bir kavram söz konusu
olunca, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşmasında Misak-ı Milli
kararlarının tamamına
uyulmadığı için Türkiye'nin MASADA emperyalist ülkelere yenildiğini söylemekte mümkün olmaktadır.
Bu durum dikkate alındığında kurulan devletin hiç
bir dönemi için emperyalist baskılardan kurtulmuş olduğunu söylemek mümkün olmuyor.
Öğretmenimizin ifade etmeye çalıştığı gibi,
yapılan bir kurtuluş savaşı mıdır yoksa kurtulamayışın savaşı mıdır?
2) Emekli bir albayın söylediği cümle :
- Türk tarihinde hiç bir
zaman bir kurtuluş savaşı olmamıştır.
İlk anda bu cümleyi anlamak mümkün olmuyor. Emekli
albay düşüncesini şu sözlerle açıkladı:
- Kurtuluş savaşları, sivil halkın
topyekün savaşını tanımlamak için kullanılır.
Türk kurtuluş savaşı olarak isimlendirilen savaş
ise mevcut olan Osmanlı ordusuna bağlı kolorduların öncülüğünde oluşturulan yeni bir ordu tarafından yapılmış bir savaştır.
Sivil halkın oluşturduğu gruplar çeşitli
yöntemlerle ya dağıtılmış, ya da yeni kurulan orduya katılmaları sağlanmıştır.
Dolayısıyla askerler arasında yapılan bir savaşı
kurtuluş savaşı olarak tanımlamak doğru değildir.