Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
İnsanı tanıma dersleri - 14
Nefsin afetlerinden: Öfke ve gayz
Öfke: Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında
gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap
Gayz: Öfke, hınç
Ali İmran suresi 119. ayet :
Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa
onlar sizi sevmezler.
Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle
karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında
ise, size olan kin ve
öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar.
De ki: "Kin ve öfkenizle
ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı
duranı bilendir.
ZÜMER suresi 45. ayet :
Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle
kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar.
Hadis :
Ebû Hüreyre radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen
değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.
Buhârî, Edeb 102; Müslim, Birr 106-108
Süleyman İbni Surad radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin yanında oturuyordum.
İki kişi birbirine sövüp duruyordu.
Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş,
boyun damarları şişmiş, dışarı fırlamıştı.
Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
Ben bir söz biliyorum, eğer bu kişi onu
söylerse, üzerindeki bu kızgınlık hali geçer.
Eğer o, Eûzü billâhi mineş-şeytânirracîm = İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım derse, üzerindeki hâl kaybolur.
Oradakiler Nebî sallallahu aleyhi ve sellemin ona İlâhî rahmetten kovulmuş şeytandan Allaha sığın! tavsiyesinde bulunduğunu ilettiler.
Buhârî, Bedül-halk
11, Edeb 44, 76; Müslim, Birr 109
Muâz İbni Enes radıyallahu anhden rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
Gereğini yapmaya gücü yettiği halde öfkesini
yenen kimseyi Allah, Kıyamet günü herkesin gözü önünde çağırır,
hûriler arasından dilediğini seçmekte serbest bırakır.
Ebû Dâvûd, Edeb 3 ; Tirmizî, Birr 74; Kıyâmet 48.
Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 18
Şeyhin İki Kölesi
Padişahın birinin çok sevdiği bir âlim vardı.
Padişah bu âlime çok saygı duyar, arada onun
nasihatlerini dinlemek için yanına giderdi.
Ondan dünyaya ve ahirete ait bilgiler alırdı.
Birgün bu alimin yanına giden padişah, onun
nasihatinin etkisinde kaldı ve şeyhin dünyalık ihtiyacını gidermek isteyerek:
- "Ey şeyhim! Dile benden ne
dilersen" dedi.
Şeyh, padişahın bu isteğine cevap vermeyince,
padişah ısrar etti. Padişahın bu ısrarına kızan şeyh:
- "Ey dünya padişahı! Bana böyle bir
teklifte bulunmaya utanmıyor musun? Bundan vazgeç.
Benim hakir ve zelil olan iki kölem
vardır ki, onlar sana hâkim ve âmirdir. Sen onlardan emir almaktasın." deyince, padişah şaşırdı ve:
- "O iki zelil köle de kimlerdir
ki, onların bana hâkim ve amir olmaları benim için zillettir" diye şeyhe
sordu.
Şeyh:
- "Biri gazap
(öfke), diğeri ise şehvet (kötülüğe ilgi) dir."
cevabını verdi.