Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
Tokluk sınırı nedir?
Bir konuda araştırma yaparken TÜRK-İŞ (TÜRKİYE
İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU) web sayfasında açlık ve yoksulluk sınırı
verilerine rastladım.
TÜRK-İŞ'in yaptığı araştırmaya göre
Temmuz 2012 tarihi itibariyle DÖRT KİŞİLİK
AİLENİN AYLIK GIDA HARCAMASI (AÇLIK SINIRI) 919,48 TL' imiş.
Temmuz 2012 tarihi itibariyle DÖRT KİŞİLİK
AİLENİN AYLIK ZORUNLU HARCAMASI (YOKSULLUK SINIRI) 2.995,04 TL' imiş.
Yıllar önce hurma meyvesi hakkında okuduğum bir
yazıdaki bir cümle aklıma geldi.
Bir adet hurmada insanın bir gün için ihtiyaç
hissedeceği tüm mineraller (enerji dahil) mevcutmuş.
Günde üç öğün yeme ALIŞKANLIĞIMIZ olduğunu dikkate
alarak günde üç tane hurma yediğimizi varsayalım.
Bu durumda 4 kişilik bir aile günde 12, bir ayda
360 adet hurma yediği takdirde sağlık problemi olmadan yaşamını devam ettirmesi
mümkündür.
360 adet hurmanın fiyatının 100 TL'yı geçmesi mümkün değildir.
Bu durumda DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AYLIK GIDA HARCAMASI (T O K L U K
SINIRI) azami 100 TL'dır.
TÜRK-İŞ'in yaptığı araştırmada bir hata olması
gerekir. J
1973 yılında Ordu'nun Ünye ilçesi çimento
fabrikası lojmanlarında ikamet ediyorduk.
Sıcak bir yaz günü yan apartman bloğunun
bahçesinde Renault marka beyaz bir araba gördük.
Merakla etrafını çevirdik.
Sonradan öğrendik ki, komşularımız bir gazetenin
düzenlediği bir çekilişe katılarak taksitle otomobil satın alma hakkı
kazanmışlar.
O zamana kadar şahsi otomobili olan tanıdığımız
yoktu.
Artık bizimde zengin bir tanıdığımız olmuştu J
Ocak (2012) ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı
bulunan toplam 16 milyon 200 bin 876 adet
taşıtın yüzde 50,5'ini otomobil,
yüzde 16,3'ünü kamyonet,
15,6'sını motosiklet,
yüzde 9,1'ini traktör,
yüzde 4,5'ini kamyon,
yüzde 2,4'ünü minibüs,
yüzde 1,4'ünü otobüs,
0,2'sini ise özel amaçlı taşıtlar oluşturmaktadır.
31 Aralık 2011 tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu
74.724.269 kişidir.
Trafiğe kayıtlı olmayan kara taşıtlarını,
deniz ve hava taşıtlarını da hesaba katarsak ülkemizde 4 kişiye bir taşıt
düştüğü söylenebilir.
Daha net söylemek gerekirse günümüzde aile başına bir taşıt düşmektedir.
1974 yılında Kars merkezde bir apartman dairesinde
oturuyorduk.
Bir akşam karşı komşumuza gidip siyah beyaz
televizyonda bir Rus filmi izledik.
Televizyon ile ilk tanışmam bu şekilde oldu.
Rus filmi seçimimizi beğenmeyenler olabilir. O
tarihte Kars'a televizyon yayını yoktu.
Mecburen Rus televizyonunu izlemiştik.
Bir kaç ay sonra TRT'nin paket yayınları başladı.
Bazı arkadaşlar paket yayın da ne? diye
soracaklardır.
O tarihlerde TRT Ankara vericisinden yayın yapardı.
Programların bant kayıtları kara yoluyla
Türkiye'nin diğer bölgelerindeki vericilere gönderilir.
Haftanın 2-3 günü diğer vericilerden bu programlar
yayınlanırdı.
Bu yöntemle yayına paket yayın denirdi.
Kars merkezdeki apartman dairesinden yeni yapılan
çimento fabrikası lojmanlarına taşınınca televizyon seyretme imkanımız kalmadı.
1975 yılında babam emekli oldu ve Ankara'ya
taşındık.
Ankara'ya geldiğimizin haftasında babam emekli
ikramiyesinin bir kısmı ile National marka siyah beyaz bir televizyon aldı.
Artık bizde zenginler sınıfındaydık J
Her gün akşam, hatta pazar günleri tüm gün
televizyon izleyebiliyorduk.
Ankara'da hemen herkesin evinde televizyon
olduğunun farkına vardığımda çokta zengin olmadığımızı anladım.
1973 yılında Ünye'de ikamet ederken, babam
Ankara'da (Başkent öğretmen evinin karşısındaki Tusso konutları) bir yapı
kooperatifine üye olmuştu.
1975 yılında emekli olduğunda Ankara'ya yerleşmeyi
hedefliyordu. Yapı kooperatifi evleri 1975 yılında teslim edecekti.
1975 yılında emekli olup Ankara'ya taşındığımızda
kooperatif inşaata başlamamıştı.
1979 yılında kiracısı olduğumuz evin sahibi yurda
kesin dönüş yapacağını belirtince, halen inşaatı başlamamış olan kooperatifte
birikmiş olan parayı çekip, üstüne bir miktar daha koyarak,
Demetevlerde 12 katlı bir GECEKONDUDAN bir daire
satın aldık.
(İsmine bakıp gecekonduların bir gecede yapılan
evler olduğu sanılmasın, gecekondular imar izni olmayan arazilere yapılan
binalardır.)
Artık bir ev sahibi olarak Türkiye'nin
zenginleri arasında yerimizi almıştık.
Sözü uzatmayalım...
Kız kardeşim, iki oğlu, annem ve ben olmak üzere 5 kişilik bir
aileyiz.
2001 yılında ilk defa birinci el bilgisayarımı
aldım. (O güne kadar hep ikinci el bilgisayar kullanmıştım.)
Büyük yeğenim Meslek Lisesi bilgisayar bölümünde
okumaya başlayınca mecburen ikinci bilgisayarı aldık.
Üniversitede bilgisayar mühendisliği bölümüne
başlayınca mecburen bir diz üstü aldık, eski bilgisayarını da liseye
giden kardeşi kullanmaya başladı.
Ben 12 yıl önce aldığım emektarı bozulan parçaları
yenilemek suretiyle kullanmaya devam ediyorum.
Özetle evimizde aktif çalışır durumda 3 adet
bilgisayar mevcuttur.
1 sabit telefon hattı, 1 ADSL hat, 5 cep telefonu
olmak üzere toplam 7 adet telefon hattımız ve
6 tane telefonumuz mevcut.
(Benim ve annemin cep telefonu nadiren açık olur.
Hattın kapanmasına engel olacak kadar TL yüklenmektedir.)
1 adet büyük ekran, 1 adet küçük ekran televizyon
mevcut.
Bilgisayar ekranına bağlanarak televizyon işlevi
gören aleti de hesaba katarsak 3 adet televizyonumuz
mevcut.
Biri bozuk olmak üzere iki adet TAM
OTOMATİK çamaşır makinemiz mevcut.
Biri emekliye ayrılmış, biri faal olarak
kullanılan iki adet
buzdolabımız mevcuttur.
Bir adet bulaşık makinemiz mevcuttur.
4 adet banka kartı, iki adet kredi kartımız mevcuttur. (Bayramdan sonra bir adet daha banka kartı
almak zorunda kalacağız.)
TÜRK-İŞ verilerine göre hane gelirimiz AÇLIK SINIRININ ALTINDADIR.
Açlıktan ölmemek için
ACİL YARDIMA ihtiyaç hissetmekteyiz. J
2014 yılı başında emekli olarak, sıcak su kaplıca
imkanından yararlanabileceğim bir dağ başında, TOKLUK SINIRINDA, münzevi bir
hayat yaşamayı hayal ediyorum.
Açıklamalarımdan sonra cevabını merak
ettiğim sorulara geçmek istiyorum.
Günümüzde
1) Zorunlu ihtiyaçlar nelerdir?
2) Sosyal ve kültürel ihtiyaçlar nelerdir?
3) Lüks ihtiyaçlar nelerdir?